hoşgeldin bebek
bi hafta olmuş yazmayalı. kaç kez açtım sayfayı bir şeyler karalamak için ama hep yarım kaldı, bitiremeden kapattım. artık bir not defteri almalıyım sanırım. yazayım deyip unuttuğum da çok şey var.
neyse küçücük, yumuk yumuk bir kızımız oldu, asıl ondan bahsedeceğim ne zamandır. nasıl güzel bir yaratık. insan doyamıyor izlemeye, koklamaya, sıcaklığını hissetmeye. -yanlış anlaşılmasın, anne olmadım, teyze oldum, aslında çetemize bir hatun daha kattık da denebilir. -
ben küçükken o kadar çok çocuk baktım ki, bıkmıştım bebek denen varlıktan. evimiz tek katlı ve bahçeli olduğundan her hafta sonu çocuğunu alan soluğu bizim evde alırdı. iris ablaları da peşlerinde sabahtan akşama kadar koştururdu. yok efendim sesim onları sakinleştiriyormuş, yok efendim ne güzel oyunlar buluyormuşum, ne iyi anlaşıyormuşum çocuklarla, falan filan... kabus gibi. evde sürekli veletler sağda solda koşturur, ağaçların tepesinden inmezdi. ebeveynleri de "nasıl olsa iris abla var" rahatlığında kendilerini sedirlere atar, çay içer, tıkınır, "aman da aman ne güzel oynuyorsunuz" diyerek, ihtiyaçları olan dingin hafta sonu tatillerini yapardı. artık çalışan bir insan olarak, o ferahlığı ve refahı anlayabiliyorum ama kimse o zamanlar bana fikrimi sormadı; çocuklarını önüme atıp, ortadan kayboldular. yoruldum tabi. gençlik dönemlerimde çocuk doğurmamaya kesin karar verdim. Elimden geldiği kadar çocuklu ortamlardan da uzak durdum.
ama teyze olmak başkaymış. 10 gündür çocuk doğurmama kararımı yeniden gözden geçiriyorum. sanırım vazgeçeceğim.
neyse küçücük, yumuk yumuk bir kızımız oldu, asıl ondan bahsedeceğim ne zamandır. nasıl güzel bir yaratık. insan doyamıyor izlemeye, koklamaya, sıcaklığını hissetmeye. -yanlış anlaşılmasın, anne olmadım, teyze oldum, aslında çetemize bir hatun daha kattık da denebilir. -
ben küçükken o kadar çok çocuk baktım ki, bıkmıştım bebek denen varlıktan. evimiz tek katlı ve bahçeli olduğundan her hafta sonu çocuğunu alan soluğu bizim evde alırdı. iris ablaları da peşlerinde sabahtan akşama kadar koştururdu. yok efendim sesim onları sakinleştiriyormuş, yok efendim ne güzel oyunlar buluyormuşum, ne iyi anlaşıyormuşum çocuklarla, falan filan... kabus gibi. evde sürekli veletler sağda solda koşturur, ağaçların tepesinden inmezdi. ebeveynleri de "nasıl olsa iris abla var" rahatlığında kendilerini sedirlere atar, çay içer, tıkınır, "aman da aman ne güzel oynuyorsunuz" diyerek, ihtiyaçları olan dingin hafta sonu tatillerini yapardı. artık çalışan bir insan olarak, o ferahlığı ve refahı anlayabiliyorum ama kimse o zamanlar bana fikrimi sormadı; çocuklarını önüme atıp, ortadan kayboldular. yoruldum tabi. gençlik dönemlerimde çocuk doğurmamaya kesin karar verdim. Elimden geldiği kadar çocuklu ortamlardan da uzak durdum.
ama teyze olmak başkaymış. 10 gündür çocuk doğurmama kararımı yeniden gözden geçiriyorum. sanırım vazgeçeceğim.
4 Comments:
ne denir ki? hayırlı olsun? hah buldum "gözünüz aydın"dı sanırım... gözünüz aydın:)
"darısı başına" denir!!! darısı başına canım. teze gelin biri olarak senden de bekliyoruz böyle bir performans. zira böyle giderse ben yıllarca böyle bir şansa sahip olamayacağım.
Bebek ile ilgili bloglari ararken senin bu yazina rastladim.Ne guzel gozunuz aydin, anali babali buyusun.14 aylik bir oglum var ve cocuk fikrini siddetle tavsiye ederim.Bende gencligimde hep cocuklarla hasir nesirdim ama inan kendi cocugunun yerini tutmuyor, hayatina farkli bir anlam katiyorlar...En kisa zamanda seninde bir bebek sahibi olman dilegiyle..:)
@mom; teşekkür ederim. şanslı bir çocuğunuz var. bu ülkede pek çok anne sizin gibi güzel ve rahat ifade edemiyor sevgisini ne yazık ki. ne mutlu ona ki sevgiyle sağlıklı büyüyecek. sanırım uygun babayı bulunca ben de bir bebek dünyaya getireceğim. yaşlandıkça yalnız kalma korkusundan mıdır, aşırı duygusallıktan mı bilmiyorum ama bu karara daha çok yaklaşıyorum. daha fazla yaşlanıp şansımı kaybetmeden de bu duru sevgiyi yaşamak istiyorum. Tugkan'a, size ve eşinize güzel bir hayat diliyorum.
Yorum Gönder
<< Home