Çarşamba, Nisan 04, 2007

kamulaştıramadıklarımızdan mısınız

Yılmaz Özdil yazmış bugün köşesinde...
"her şeyi özelleştiriyorlar...
bizi kamulaştırdılar"
konumuz kamulaştırma ya da kamulaştıramama...
tmsf sabah'a el koydu... şimdi sabah devlet elinde, geliri, karı, zararı devletin. ciner dava filan açacağım diyor ama dönüş yok gibi.
hükümetle dirsek dirseğe işlerini yürüten, yandan, kıyıdan, köşeden eleştiren ama hiç göbeğinden vurmayan bir yayın grubuna a ke pe iktidarının el koyması herkesi şaşırttı. hem de "biz aslında bu adamla gizli ortağız, sizi kandırdık, ama inanın canıma da tak etti, bu adam hem sizi hem beni kandırdı. yani şöyle ki, biz sizi kandırdık, ama bu hem sizi hem de beni kandırdı" gibi anlaşılmaz bir şekilde belgeleri tmsf'ye teslim eden bilginin yüzünden/sayesinde 6 bin çalışanı, 63 şirketi olan bir grup kamulaştırıldı (??) ... sonra da grubun başına bilginin bir numaralı adamı onursal getirildi.
şimdi sorular şunlar:
doğan tekelleşmeye mi gidiyor, hala doymadı mı, sabah grubunu alacak mı?
doğan tekelleşmeye gitmiyor da yabancı ortaklık kurmak istediği bir şirkete mi yardımcı oldu?
gizli ortaklığı seven bilgin şimdi de doğanla mı kapı arkalarında protokoller imzalayacak ve sonra para az gelince gözleri yaşlı "tmsf amca tmsf amca bak tarih tekkerrür etti" diyecek?
aslında ciner maden konusunda daha da büyüyecek, bu yüzden bu yükten kurtulmak mı istedi?
hükümet ve medyanın her hangi bir unsurunu günahı kadar sevmeyen taip amca genel seçimlere kadar, her ne kadar yanında yöresinde de olsa, büyük bir grubu sessiz sedasız tutmaya devam mı edecek, yoksa grup gücünü yitirmeden bir yabancı sermayeye satıp, kurtulacak mı
bu kadar çalışana ne olacak, maaşları yatacak mı, saat 5'ten sonra mesai alabilecekler mi, emekli sandığı sağlık karnesi çıkarabilecekler mi, ikramiye ve servis imkanından yararlanabilecekler mi, yoksa hadi güle güle mi denilecek? (işçi emekçi dostu bi insan olduğum için benim yanıtı en çok merak ettiğim soru bu)
neyse yaşayacağız ve göreceğiz?
gecenin bi yarısı cümle düşüklükleri olabilir, yarın gündüz vaktiyle okur, edit ederim. hem çaptan da düşmüşüm biraz :):)

Pazar, Nisan 01, 2007

döndüm

bloguma, canıma, ciğerime geri dönüyorum... mutluyum, gururluyum. sonunda eve adsl bağlattık. artık akşamları, yani işten kalan zamanlarımda, pek olmuyor aslında, özgürce internete girebilecek, surf yapabilecek, msn'de çetleşebilecek ve bloguma, canıma, ciğerime yazı yazabileceğim.
gerçekten özlemişim...
bu bir giriş, ısınma, hatırlama, hatırlanma yazısı olsun... kısa olsun, öz olsun...
ankarayla ilgili bilinmeyen gerçekler, medya dünyasının kurtlar sofrasındaki mezeler, televizyonun vazgeçilmez hafifliği ve hayata değen herşey yeniden bu blogda.